Eğer gelişmek, daha üstün bir insan olmak ve eylemlerinizin kontrolüne sahip olup negatiflerden arınmak istiyorsanız, bu yazımız tam siz göre.

İnsan sosyal bir varlıktır ve bunun için sürekli olarak diğer insanlarla iletişimde bulunmaktadır. Bu iletişim ve ilişkiler kaçınılmazdır ancak eylemlerinize, duygu ve düşüncelerinize olan kontrolünüz yoksa kendinizle olan ilişkinizin yanında sosyal ilişkileriniz de sizi negatife götürecektir. Bu negatifleri devreye sokmamak ve eylemlerin daha çok farkında olmak için size altından daha değerli 10 maddeyi sunuyoruz;
1. Şiddet Kontrolü
Gezegendeki en zeki varlık olan insan düşünsel, sözel ve eylemsel olarak bütünsel bir şiddetsizliğe sahip olmalıdır. Çünkü şiddet insan zekasını negatif yönde etkileyen ve körelten bir durumdur.
Şiddet varsa zeka uyuyor demektir!
Peki şiddetsizlik nedir? Burada öldürmemekten başlayarak, düşünsel olarak verilen zararlara kadar gidebiliriz. Tüm canlı varlıklar kardeştir ve tek bir kaynaktan gelmektedir. Tüm insanlar birdir ve özünde eşsiz güzelliklere sahiptirler.
Şiddet kontrolünü sağlamak her an bu birliğe ve bütünlüğe yaklaşmak demektir.
Bir canlı varlığı öldürmek, tamamıyla bütüne zarar vermek demektir ve öldürülen canlının ruhi evrimini engellemek demektir. Başka bir canlının evrimsel sürecini engelleyen kişi kendi evrimini de engellemiş olur.
Unutmayın ki bütün canlı varlıklar aynı derecede yaşama hakkına sahiptir.
Eğer zihinsel şiddetsizlik gerçekleşirse bu sözlere ve eylemlere de yansıyacaktır. Bunun için önemli aşama zihinsel şiddet kontrolü olmalıdır. Zihin şiddet doluysa şiddet içeren durumları, sevgi doluysa sevgi içeren durumları kendine çekecektir.
Zihin cehaletten, korku ve zayıflıktan özgürleşip gerçeğe ve araştırma yoluna yönelirse şiddet kaybolacaktır.
Şiddeti kontrol etmenin en önemli noktası zararsız hayvanların katledilmemesidir. İnsan beslenmesini şiddet içeren yöntemler ile karşılıyor ise bu kişinin eylemlerine de yansıyacaktır. Öldürülen binlerce hayvanın acısı ile beraber onlarla beslenen binlerce insanın da şiddeti artmaktadır. Bu artış tüm dünyaya ve insanlığın bilinç enerjisine işlemektedir. Bunun için bilinçli varlık olan insanın bu enerjiyi düşürmemesi ve daima yükselişe odaklanması gerekir.
Şiddet kontrolünü zihinsel, sözel ve eylemsel olarak gerçekleştiren insan bilinç enerjisini yükseltmiş ve özüne bir adım daha yaklaşabilmiş insan olacaktır.
2. Dürüstlük
Dürüst olmamak düşüncede başlar ve söz geçer. Zihin kimseye karşı kin ve negatif duygu beslemediğinde sevgi ve merhametle dolar. Buda söze ve eyleme yansır. Kişi her şeyden önce kendine karşı dürüst olmalıdır ki zihinsel yer alan bu negatif duygu ve düşüncelerin farkında varıp bunları dönüştürebilsin.
Dürüstlük, düşüncede, sözde ve eylemde gerçekleşirse tam dürüstlük haline erişilir.
Tatlı beyaz yalanlarda mı söylemeyeceğiz? diyorsanız insanların para kazanmak, insanları kontrol etmek, bir şeyleri bir ülkeyi yönetmek yada kendi çıkarlarını gözetmek için söyledikleri ‘beyaz yalanları’ aklınız getirin.
En masum beyaz yalan bile ardından büyük negatiflikleri doğurabilir.
Dürüstlük düşüncede başlar ve söze geçer. Dürüstlük acı yerine mutluluk vermelidir. Eğer dürüst olmak uğruna insanların kalbini kırıyorsanız susmanız daha iyi bir çözümdür. Konuşmadan önce iyice düşünülmeli ve kelimeler özenle seçilmelidir.
Düşünceler, sözler ve eylemler gerçeğe uymalı ve gerçeği yansıtmalıdır.
3. Çalmama
Başkasının sahip olduğu bir mala, eşyaya, nesneye sahip olma, ondan zevk alma ya da göz dikmek kişiyi hırsızlığa yöneltebilir. Hırsızlığın ise kişinin malının izinsiz alma, kullanma, sahibinin rızası dışında farklı amaçlar için kullanma, kötüye kullanma ya da güven sarsma gibi alt boyutları da vardır.
Mutsuzluğun nedenlerinden bir tanesi de kendinin olmayan nesnelere sahip olma isteğidir.
Kişinin hak etmediği bir şeyi bencilce alıp yada hırsızlık yaparak kullanması çalmama prensibini bozar ve insanı kendi öz doğasından uzaklaştırır.

Kendine ait olmayan bir nesneye sahip olma çabası, başkasının düşüncelerini, sırrını yada özel bilgilerini ele geçirmek hırsızlıktır. Burada önemli nokta kişinin hak ettikleri ile tatmin olmasıdır.
4. Cinsel Enerji Kontrolü
Cinsel enerji kontrolünden bahsederken cinselliği yasaklamak ya da günah olarak görmekten, baskılamaktan bahsetmiyoruz. Cinsellik insanın doğasında olan bir şeydir ve doğal olarak yaşanmalıdır.
İnsani sevgi ve mutluluk, iletişim ve aşk cinsellik yoluyla yaşanmakta ve spiritüel sevgiye kapı açmaktadır.
Cinsel enerji vücuttaki en güçlü enerji kaynağı olduğu için bu enerji kontrolsüz ve savurgan bir şekilde tüketilmemelidir. Yaşanan cinselliğin sevgi dolu olması ve kaba, hayvani düzeyden farklı olması önemli bir noktadır.

Cinsellik doğal ve duygusal bir gereksinimdir. İnsanların sevgiye, sevgiyi vermeye ve sevilmeye gereksinimi vardır ve bu yönelim ruhi özden gelmektedir. Erkek ve dişi bedenler dengeyi bulmak için, karı cinse yönelir ve böylece cinsel ilişki esnasında bir bütünlük sonrasında ise bir rahatlık, mutluluk ve huzur yaşanır.
Eşlerin cinsel dengeyi sağlaması ve oluşan huzurlu dinginliği koruması gerekir.
5. Biriktirmemek
Biriktirmemek bireyin kendini ve zihnini eğiterek ihtiyacından fazlasını depolanmaması, kendine ait olmayana göz dikmemesi ve doyumsuzluktan özgürleşmesidir. Maddi eşyaları toplama ve onları koruma kaygısından özgür olmak insan hayatını daha doğal ve tatmin yapar.
Kişi hayatın sunduklarına güven duymayı öğrenmeli ve yetinmeyi bilmelidir.
Sahip olunan yeteneklerin ve gücün de doğru şekilde kullanılması ve bu gücü başkalarının üzerinde uygulayıp, sömürülmemesi gerekir. İnsanları sömürmek, kendi emellerine alet etmekte doyumsuzluğun ve çıkarcılığın göstergesidir.
Maddi nesnelerin peşinden koşturmak sizi her zaman doyumsuzluğa sürükleyecek ve asla tatmin duygusu getirmeyecektir. Açgözlülük ve doyumsuzluk düşünsel, sözel ve eylemsel olarak hayata geçmelidir.

6. Merhamet
Başkalarına empati duymak, acısını hissetmek ve nefretten özgür olup sevgiyi yaşamak merhametten doğan hislerdir. Merhameti engelleyen maddi benlik olan ego ve bencilliktir.
Bencilliğin aşılması merhameti yükseltir.
Merhamet duyan kişi başka canlılara zarar vermez, onların acısını hisseder ve acılardan kurtarmak ister. Merhamet duygusu kişiyi negatiflerden arındırır ve kalbini yumuşatır. Merhametsizlik ise kalbi sertleştirir, kişiyi yalnız ve bencil biri haline getirir.
Merhametli olmak pozitif güçlerin ortaya çıkmasını destekler.
7. Affetme
Affetme prensibi kızgınlık hissinin kontrol edilmesi üzerine gelişir. Kızgın insan çabucak sinirlenir ve gereksiz yere tepkiler verir. Öfke duygusu zekanın önüne perde olur ve gerçeği engeller. Böylece kişi kızgınlık duyduğunda yanlış eylemlerde bulunur ve başkalarına zarar verir.
Kızgınlığı aşmak için affetme olgusu geliştirilmelidir.
Affetmeyen insan zihinsel alanda bloklar oluşturur ve bu bloklar zihni donuklaştırır, enerji serbestçe akamaz ve potansiyelleri engeller. Enerji serbest kalırsa, yani kişi affederse zihin serbest kalır ve özgürleşir.
Affetmek kişiyi negatiflerden özgürleştirir ve pozitife kapı açar.
8. Dayanıklılık
Bu prensipte zorluklara boyun eğmemek, güçlü durmak ve yaşam yolculuğuna metin olarak devam etmek yer alıyor. Çevreden, insanlardan, iş ve arkadaşlık, aile ilişkilerinden gelen olumsuzluklar, hatalar, engeller kişinin yaşam motivasyonunu düşürmemeli ve yola devam edilmelidir. Maddi yaşamın akışına karşı koymak, olayları ve sonuçları her ne olursa olsun kabullenmek kişiyi yıpratır ve boşa enerji sarfetmeye sebep olur.
Unutulmamalıdır ki “her durum güzeldir, gelecek parlaktır.”
9. Ilımlılık
Başarıya ulaşmak için, mutlu ve dengeli bir yaşam ve içsel tutum için birey eylemlerinde, sözlerinde ve düşüncelerinde ılımlı olmalıdır. Anlayışlı olmak, alçakgönüllü ve düşünceli olmak eylemlerin doğru şekilde icra edilmesini ve sonuçların mutlu edici olmasını kolaylaştırır.
Birey yaşamın her alanında, beslenme, uyku, spor, çalışma yada sosyallik içerisinde her zaman ılımlılık prensibine dikkat ederse altın dengeye erişecektir.

 

10. Doğruluk
Kişinin yanlışı doğrudan ayırt etmesi, eylemlerini bu ilkeye göre sürdürmesi ve kontrol altına alması doğruluk tutumundan gelir. Gerçek ve illüzyon arasında fark iyice incelenmeli ve araştırılmalıdır. Yaşam tarzı bu doğruluk esasına göre kurulmalı ve farkındalık geliştirilmelidir.
Ölümsüz olan ruhi varlıklar olarak ölümlü bedenlerde bulunup, bedensel ölümü son olarak görmek illüzyonun yarattığı bir durumdur ve ölümsüz olanın kendini ölümlü hissetmesine sebep olur. Bu örnekteki gibi doğruluktan şaşmış olmak kişiyi ta tersi bir algıya ve yaşama sürükler.
Neyin doğru neyin yanlış olduğu üzerine araştırmak, bu yolda bulunmak ve ilerlemek özverili çaba ister ve samimi duygular gerektirir. Mutlak gerçeğe yaklaşabilmek, özü yaşamak ve bu prensipleri etraflıca inceleyip hayata geçirmek bir süreçtir, bunun için pratik ve teorik birikim önemlidir.
Bu festivallerin amacı ise, kişiye özünde olan potansiyelleri yaşatmak, daha mutlu daha doğal ve daha gerçek bir yaşama kapı açmaktır.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here