“Telkin” Arapça kökenli bir kelime olup, “Bir duygu ya da düşünceyi karşı tarafa aşılama veya empoze etme” anlamına geliyor. Amacı, kişiyi bir konu hakkında yönlendirmek ve vermek istediği mesajı zamanı geldiğinde uygulatmak…
Aynı zamanda “telkin” bir düşünce kalıbıdır. Kendi içinde anlam ve olumluluk arz eden bir söylemdir. Hem yön verici, iddialı “nasıl olmalı ?, ne olmalı?” soru şekillerine cevap verebilen düşünce şeklidir.
Her şeyden önce bilinçaltı, telkin gücüne karşı çok hassastır ve bu yüzden iyileşmeye inanmak, tedavinin yarısıdır. Bilinçaltı varlığımızın gizli ama asıl yöneticisidir. Kişisel gelişimin en önemli unsurlarından biri de farkındalık oluşturarak bilinçaltı düzeyini yeniden yapılandırmaktır.
Birçok araştırmacı, çağların en önemli sırrının, ne kara delikler, ne gezegenler arası seyahat olmadığı, en büyük sırrın bilinçaltı ve bilinçaltında saklanan müthiş güç olduğuna inanmaktadır.

Antik çağlarda; eski din adamları hastalarına ilaçlar verip, onlar uyurken hipnotik telkinlerle iyileşeceklerini söylüyordu ve böylece ikna edici telkinler çoğu zaman işe yarıyor ve hastaların kısa sürede iyileştikleri görülüyordu. Günümüzde ise modern psikanalistlerin ve terapistlerin, ruhsal sağaltım seanslarıyla, bilimsel yöntemlerle bilinçaltındaki evrensel gücü kullandıkları ve rahatsızlıkların iyileşmesi yönünde olumlu sonuçlar elde ettikleri görülüyor.
Bilinçli olarak sürekli hasta olduğuna inanan, sürekli ağrılarını düşünen kişinin bilinçaltı da bu düşüncelere göre davranır. İyileşmeyeceğim, ağrılar dinmeyecek tarzında duygu ve düşünce kalıbı oluşturan kişilerde, iç dinamikler de harekete geçer ve vücudun tüm sistemleri, hormonal yapısı buna göre düzenlenir.
Bilinçaltımız ne kadar temiz ve kontrollü olursa, düşünceler ve söylemlerin etkisi de o denli güçlü olur. Neticede düşünce de bir enerjidir ve atomun bilinen en küçük parçacığı olan “kuant” taneciklerinin belli oranda yoğunlaşmasından ibarettir. Tıpkı ışık, madde gibi…
Olumlu düşünmek, evrene pozitif enerji vermek, olumsuz düşünmek ise negatif enerji yaymaktır. Diğer insanlardan gelen pozitif ve negatif enerjileri, bilinçli halimiz algılayamasa da bilinçaltımız hisseder ve bunlardan etkilenir. Dolayısıyla düşüncenin gücü bir nevi bilinçaltının gücüdür.
Bilinçaltı, vücudu sağlıklı ve dengede tutmak için, vücudu koruma altına alır. Vücudun kendi kendini doğal olarak tedavi etme kabiliyetinin olması bundandır. Bu nedenle vücudun kendi kendini tamir etmesi ve hastalıkları önlemesi, bilinçaltının iyileştirici ve onarıcı kabiliyetine bağlıdır ve bu kabiliyeti azaltmak ya da mükemmelleştirmek bizim elimizdedir.

Dünya üzerinde, psikolojik problemler yaşayan milyonlarca insan, bilinç ve bilinçaltı uyumsuzluğu yüzünden huzursuz ve mutsuzdur. İnsanın iç ve dış huzuru, bilinç ve bilinçaltının beraberliği ve dayanışmasıyla mümkündür. Bu nedenle bu uyumsuzluğu ortadan kaldırmak için, kişinin içsel ve dışsal olarak bütünleşmesi şarttır. İnsan aradığı huzuru ancak böyle bulabilir. İçimizdeki yaşam enerjisi ahenkli ve ritmik akarsa; çeşitli fobilerden, ruhsal çatışmalardan, kişilik bölünmesinden, hastalıklardan kendimizi kurtarabiliriz. Dolayısıyla zihnin dengeli olmasıyla, hayatımızın da karmaşadan düzene doğru akması sağlanacak ve böylece istediğimiz huzur ve mutluluğa ulaşabileceğiz.

Telkin bir bilinçaltı çalışmasıdır. Bilinçaltı zihin bir fikri kabul ettiğinde, bunu yerine getirmeye başlar ve ayrım yapmaz. Bilinçaltı zihin hem iyi hem de kötü düşünceler için aynı şekilde çalışır. Bu yüzden olumsuz düşünceler başarısızlığın ve mutsuzluğun, olumlu düşünceler ise başarının ve zenginliğin nedenidir.
Dünya Değişim Akademisi’nde uygulanan yöntembilimle insan bünyesinin iki zıt parçasının birleşmesi sağlanır. Fiziksel beden ve ruhsal bilinç. Bu yöntembilimle bireyselliğini kazanmak isteyen kişi çok etkili kadim tekniklere dayanan teorik ve pratik uygulamalarla nitelikli bir değişim geçirir. Doğduğu andan itibaren kendisine dayatılan, kabul ettirilen ve kendisine yabancılaşmasına neden olan sahte kişilikten sıyrılarak, kendi olur. Değişim sanatı ile aşılması gereken tüm engeller aşılır. Yaşam yeni bakış açıları ile anlam kazanır. Böylece kişi yaşamı yeniden yorumlamayı ve doyasıya yaşamayı keşfeder ve sonuç olarak yepyeni bir insan olur.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here