Gerçek aşk fiziksel, zihinsel, duygusal boyutta değil, ruhsal boyutta yaşanır. Aşkı algılamak, hissetmek ve yaşamak için derin bir farkındalık gerekmektedir.

Bedensel düzeyde yaşanmayan varoluşsal aşktan söz etmek için önce ruhi düzey algılanmalıdır. Önce bireysel olarak beden olmadığınızı, ebedî, ölümsüz ruhi varlık olduğunuzu deneyimleyince aşkın sır dolu kapıları açılır. Her kapıdan geçmek için bir anahtar gereklidir, ama bir anahtar da her kapıyı açabilir. Bu, sizin ruhi boyuttaki algınız ile bağlantılıdır. Kıstas yoktur, ruhlar arası kıyas yoktur. Sadece anlık farkındalık düzeyi aşk okyanusuna dalmanın imkanlarını oluşturur.

Eğer korku varsa aşk çiçeği size kendini açmaz, çünkü aşk, tam ve koşulsuz teslimiyettir. Hiç bir sorgulama olmadan aşıklar birbirlerine teslim olur. Âdeta birbirleri içinde erir, bedenler hissedilmez. Gerçek aşk, sınırları aştırır.
Mutlak teslimiyet ne mantık, ne koşul, ne şart ne de soru içerir. Varoluşsal teslimiyet sessizlik içinde yaşanır ve deneyimlenir. Aşk var ise “neden, niçin, nasıl” lar yok olur. AŞK var ise sadece VAROLUŞUN eşsiz güzelliği içsel özde yaşanır. Hatta gözlere, bakışlara, dokunuşlara yansır. Her şey daha bir güzelleşir. Siz ve çevreniz, baktığınız her şey, dokunduğunuz her şey, söylediğiniz her şey artık başka bir boyut kazanır.

AŞK sezgiseldir, sezgi size o an ne yapmanız gerektiğini zaten söyler, soru sormanıza, kanıt aramanıza gerek yoktur. Güven ve teslimiyet aşkın iki kanadıdır.

Güven olmazsa kendinizi aşk okyanusuna bırakamazsınız.

Güven olmazsa aşk okyanusunda eriyemezsiniz. Aşk okyanusunda erimek egoyu eritir ve aşıkların gücüne güç katar.
Aşk okyanusunda yüzmek cesaret gerektirir. Kendinizi dalgalara bırakmazsanız aşkı kontrol etmeye başlarsınız. O zaman aşkın katili olursunuz çünkü aşk kontrolsüzlüktür.
Dalgalara kendinizi bıraktığınızda hayatın içinde yaşanılan dalgalanmalara da uyum sağlarsınız. Böylece kabullenme yetisi artar. İşte AŞK’ın açamadığı kapı, aşamadığı engel yoktur. En güçlü tekamül aracı o yüzden AŞK’tır.

Bencillik ve ego aşkı yerle bir eder.

İşte bu noktada eğer aşka teslimseniz ego erimeye başlar. Su nasıl nedensiz bir şekilde durmadan akıyorsa, bırakın aşk suları da içinizden koşulsuz sevgiyle oluk oluk aksın. Ona engel olmayın. Nefes alamamaktan, suların içinde boğulmaktan korkmayın. Sizi bu akış, olduğunuz en saf halinize geri döndürecek.
Yaşadığınızı ve gerçekten var olduğunuzu hissedeceksiniz.
Zihin, yorum ve düşünceleri sever. Zihni şımartmayın ve onu beslemeyin. Aşkın içine dalın ve dalgalara, suya kendinizi bırakın. Ölüm ve diriliş aşkın içinde yaşanır. Gerçek bir aşk ise yaşadığınız, ölümü de göze almanız, sevmeniz gerekir. Ölüm aşıkları besler, olgunlaştırır. Ardından yaşanan yeniden varoluş veya diriliş başka bir aşamadır.
Artık yeni insan olmuşsunuzdur, yenilenmişsinizdir. Ne geçmiş ne de gelecek vardır. Sadece şu andaki yeniden doğan gerçek sen, sizin özünüzde yeni boyutlara açılmaya hazırdır.
Dünya Değişim Akademisi’nde uygulanan birçok değişim programı vardır . Bu programlar, sizi özünüze yaklaştırır ve gerçek benliğinizle olan bağlantıyı güçlendirir.
AŞK SANATI” var olan yaşadığınız aşkı olgunlaştırır, koşulsuz sevgi ile besleyerek, aşkın bir diğer katili olan kıskançlığı takdire dönüştürür. İçinizde aşk çiçeği hiç solmaz. Hemen uygulayıp deneyim olarak yaşayabilirsiniz.
Programın içeriğinde olan pratik ve teorik teknikler, nefes teknikleri, vücut çalıştırma teknikleri sayesinde her an içinizde var olan AŞK’ı hissedeceksiniz ve onu dışarı yönlendirebileceksiniz.
Doğuştan beri içinizde zaten AŞK potansiyeli vardır. Bunu içten dışa doğru saf sevgi ile akıtmak, varoluşun bize sunduğu en güzel armağandır. Bu armağanı haydi beraber en güzel şekilde birbirimizle paylaşalım. Önce içimizdeki aşkı keşfedelim, sonra tüm evrene yayalım…

AŞK OKYANUSUNA kendinizi bırakmaya hazır mısınız?
Gelin Dünya Değişim Akademisi’ne, içinizdeki tüm sınırları aşın ve GERÇEK AŞKI YAŞAYIN…

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here