Ana sayfa Blog Sayfa 2

Kıskançlıktan Nasıl Özgürleşilir?

0

Kıskançlıktan özgürleşmenin en etkili yolu festivallerimizde ve merkezlerimizde uygulanan bu etkili teknikleri uygulamaktır.
Ancak yine de bu duygunun temelleri incelenmeli ve üzerine teorik bilgilerle pekiştirilmelidir.

Birinci adım; Kıskançlık duygusu dış değil iç dünyayla alakalıdır. Kıskançlık duygusu yaşandığında kimseyi suçlamamak gerekir, bu duyguya neden olan kişinin kim olduğunu anlamak için aynaya bakın.
Kıskançlığın tek bir sorumlusu vardır, oda kendiniz.
Bu birinci unsuru iyice sindirdikten sonra ikinci adıma geçebiliriz;

• Kıskançlık ile yüzleşin ve onu kabullenin. Farkında olmak kıskançlık için büyük bir adım, ne kadar kıskanç olduğunuzu bilin ve kabullenin. Kıskançlık duygusunun dinamiklerini anlayın, sizi nasıl ele geçirdiğini ve nasıl etkilediğini gözlemleyin.

Kıskançlığı Kabullenin

Üçüncü adım; özgüveniniz ve özsaygınız her zaman yüksek olmalı. Özgüven düşük ise kişi eşine hiç güvenmez, haliyle onu kıskanır. Fakat özgüven yükselirse kişi dolayısıyla kendine olan tam güveni sayesinde eşine ve herkese güvenir. Böylece kıskançlık yok olur.

Dördüncü adım; iletişim kurmak ve samimi diyalog oluşturmak kıskançlığı aşmak için önemlidir. Eşinize onu kıskandığınızı, sizde yarattığı etkileri anlatın. Bu duygudan özgürleşmek istediğinizi ve ilişkinizi korumak istediğinizi açıkça ve samimi bir dille ifade edin. Yani kıskançlığa karşı eşinizle beraber olun ve onu alt edin!

 

Beşinci adım; kıskançlığın iyi bir şey olduğu fikrini çöpe atın. Seven insan kıskanır diyorlar oysaki kıskançlık sevginin yokluğudur. Kıskançlığın iyi bir şey olmadığını ve aksine size zarar verdiğinin bilincinde olun. Kıskanan ve kıskanılan için kıskançlık duygusu bir çıkmazdır. Kıskançlığın tek bir işi vardır – hayatı zehir etme işi!

Altıncı adım; ilişkide her zaman kaçamaklar olabilir. Eğer ki bu kaçamağı yapan kişi siz iseniz ve eşinizinde bunu yapacağından korkuyorsanız bu duyguları çöpe atın. Genelde eşlerden kim kaçamak yaptıysa o daha çok kıskançlık sergiliyor, bu durumda sorunun sizde olduğunun farkında olun.

Yedinci adım; kontrol etmeyi ve kontrol etme çabalarını bırakın. Bu sadece sizi yoran ve yıpratan bir eyle olacaktır. Unutmayın, siz kontrolcü değilsiniz ve kimseyi kontrol edemezsiniz. Siz eşinizi ne kadar kontrol ettiğinizi düşünseniz bile eğer ki o kaçamak yapmayı kafasına koymuşsa, bunu kesinlikle yapacaktır. Yani kıskançlık duygusuyla ve kontrol etme çabalarıyla kendinizi boşuna yormayın.

Sekizinci adım; sürekli kıskanmak eşinizi bir seks objesi olarak görmenize neden olabilir. Ve her şeyin seksten ibaret olduğunu düşünmeniz kıskançlık duygusunu artırabilir. Artık hayvani dürtülerden özgürleşip insani yaşama geçme zamanıdır. Kıskançlık duyarak ve eşinizi nesne yerine koyarak onun değerini düşürmeyin ve kendi değerinizi de düşürmeyin.

Unutmayın kıskançlık insani bir duygudur ve herkeste mevcuttur. Bu yüzden bu duyguyu baskılamaya ve gizlemeye çalışmadan üzerine düşünün ve onu sevgiye dönüştürün. Bunu yapmanın en doğal ve kolay yolu ise Farkındalık Festivallerin sevgi dolu ortamı, uygulamaları ve aktivitelerindedir.

Burundan Nefes Almanın Önemi

0

Herkes nefes alıyor fakat kaç insan nefesi dikkat edip doğru nefes alıyor?

Çok az kişi. Yanlış beden duruşu, kamburluk, çökük göğüs, fazla kilolar, duygusal gerginlikler, akciğerle ilgili rahatsızlıklar, sigara kullanımı ve solunumla ilgili olan kasların güçsüzlüğü ve doğru kullanılmaması solunumu yanlış yapmaya sebep oluyor. Genel olarak insanlar akciğerlerin kapasitesini tam olarak kullanmıyor ve birçok kişi bunun farkında bile değildir. Dolayısıyla rahatsızlıklar, hastalıklar ortaya çıkıyor. Yanlış bilinenlerden bir tanesi ise ağızdan nefes alıp verilmesi..

Eğer sizde bunun doğru olduğunu düşünüyor iseniz ya da farkında olmadan ağızdan nefes alıp veriyorsanız bu yazıyı okumanızda fayda var.

NEFES BURUNDAN ALINIP BURUNDAN VERİLMELİDİR. BUNUN İÇİN İŞTE 4 NEDEN:

1- Burundan nefes alındığında burun kanallarındaki kıllar havayı filtre etmekte, toz ve diğer yabancı maddelerin boğaza geçmesini engellemektedir.

 

2- Burun mukozasından geçen hava ısınır ve nemlenir, bu işlev olmazsa akciğerler kurumakta, toz ve bakterilerle dolmakta ve hastalanmaktadır.

 

3- Burun deliğinin ana hatlarının biçimi akciğerlerin biçimine benzer. Nefes alış verişinde
havanın burun deliklerinden tam şekilde geçmesi akciğerlerin tam dolup boşalmasını
sağlamaktadır. Böylece akciğerleri tam kapasite kullanmayı geliştirmek mümkündür.

4- Burun mukozasının belirli bölgeleri karın kısmının belirli organlarıyla bağlantılıdır. Aritmik solunum yüzünden burun mukozasından gelen aritmik itmeler bu organların işlevlerini bozmaktadır. Burundan ritmik solunum işlevini düzenleyerek bu organlardaki rahatsızlıklar giderilebilir.

AŞK Gizemini Yaşamak İçin İpuçları

0

İLK İPUCU İNANÇLA İLGİLİDİR

Eğer bir şeylere inanmak istiyorsan aşka inan, çünkü aşk insanlığı kurtaracak olan tek şeydir. İnançların özgürleştirmesi için pozitif yönde olması gerekiyor. İşte en pozitif inanç biçimi aşktır.

İKİNCİ İPUCU İDEAL İLE İLGİLİDİR

İnsanlar farkında olarak ya da olmayarak idealler oluşturur. Senin idealin ise beklentisiz aşk olsun. Bir ideal özgürleştirebilir ya da köle yapabilir. Seni en çok özgürleştirecek olan ideal aşktır.

ÜÇÜNCÜ İPUCU GİZEM İLE İLGİLİDİR

Hayatın tadı gizemdedir. Eğer bir heyecan yaşamak istiyorsan seni meraklandıra bir sır olmalıdır. İşte en merak edilesi gizem aşktır.

DÖRDÜNCÜ İPUCU HAZIR OLMAKLA İLGİLİDİR

Daha doğduğun ilk anda, ilk nefesinde aşk havayla ciğerlerine dolar ve sana nüfus eder. Her yerine dağılır ve hüclerine işler, doğru zamanda belirmek ve dışarıya çıkmak için bekler. Sen hazır isen aşk kalbinden taşmaya hazırdır, tek şart senin hazır olmandır.

BEŞİNCİ İPUCU AŞKI KOŞULSUZ SEVGİYLE BESLE

Eğer birine aşıksan ondan hiç bir şey bekleme, özellikle sonsuza kadar seni sevmesini. Çünkü bu anlamsız bir beklenti olacak. Her şey bir akış ve aşkta bu akışın içindedir. Dinamik bir akışı statikleştime çabası hayatını mahveder. Donuklaştırır ve tadı kaçar. Aşkı serbest bırak, dalgalansın ve değişsin, bu varoluşun akışına en uygun tutumdur.

ALTINCI İPUCU AŞKI NESNELLEŞTİRME

Aşkı netleştirmeye çalışma, aşk öznel bir şeydir. Aşkın değişken ve belirsiz oluşunun sebebi budur. Aşkı heyecan verici yapanda budur, bırak yaşam gibi aşk da belirsizlikle dolu kalsın.

YEDİNCİ İPUCU AŞIĞINA TUTUNMA

Aşık olduğun kişi seni terk ettiyse sakın korkma ve ona tutunmaya çalışma. Terslikler olduysa bunu heyecanla karşıla, acıya boğulama çünkü bu terk ediş sana yeni aşk kapıları açacaktır.

SEKİNCİ İPUCU AŞKTA ESNEK OL!

Zoraki aşk yaşama. Bunun ne sana ne de aşığına faydası var. Yani aşkın zoraki olmaması ve heyecan dolu olması için aşığın başkasından hoşlanacaksa bile bunu hoş karşıla. Esneklik aşkta olan bir durumdur.

DOKUZUNCU İPUCU AŞKI ÖZGÜRCE YAŞA!

Aşkını yaşarken özgürlük senin prensibin olsun. Bu özgürlük prensibi aşkını zamanla doğru yola sokacaktır. Zamanla yaratıcılığın artacak ve daha özgür daha üretken daha aşk dolu olacaksın.

ONUNCU İPUCU AŞK İLE İLGİLİ TOPLUMUN KAFANA YERLEŞTİRDİĞİ TÜM ÇİRKİN KAVRAMLARI ÇÖPE AT.

Zihinsel kalıplardan, tarihi geçmiş yargılardan kurtul. Onları tespit et ve fırlatıp çöpe at. Çürük kalıplanmalar zihinsel alanda parazit yapar. Bilinçli alanında bunlardan özgürleş ve aşkını yaşa.

İnsanlık burada verilen ipuçlarını takip ederse aşk zengini olacaktır, aşkla dolup taşacak ve aşk gizemini yaşayacaktır. O zaman toplumun kronikleşmiş tüm sorunları kendiliğinden çözülecektir. Ne silahlara ne de şiddete gerek kalacaktır. İşte Farkındalık Festivallerin bir amacı da budur!…

Hayat İksiri: Değişim

0

HAYAT İKSİRİ

Kalıcı ve köklü değişim için cesaret gerekir çünkü bir değişimci risk almadan yaşayamaz. Onun için hayat heyecan ve merak doludur. Gerekirse tehlikelere bile meydan okur.
Değişim nefesini her gün içine çeken değişimci bir şeye ‘ evet’ demişse, ona hayır dedirtmenin yolu yoktur. Değişim rüzgarının sesi, değişimcinin hayat iksiridir.
Hayat her zaman düz bir çizgide gitmez, insanın hayatında virajlar ve engeller vardır. Engelleri bir atlama taşı olarak kullanma ve her dezavantajı avantaja çevirme bir sanattır. İşte bu sanat öğretilmez, değişimin gücü ile kişi tıpkı demirin altına dönüşmesi gibi mucizevi şekilde değişir. Değişim deneyimleri kişiyi her an canlı tutar, böylece değişimci her şüpheye düştüğünde deneyimleri ona gerçek yolda olduğunu gösterir . İlluzyonun buharlaşması ancak bu şekilde olabilir.

Değişimci değişim nefesi ile var oluşunu her an yaşar ve kutlar. Varoluşu yaşamak, deneyimlerin deneyimidir ve tekamülün zirvesidir. Bir yere varmak, sürekli hedef belirleyip mutlu olmaya çalışmak gerçek başarı değildir. Gerçek başarı kendini keşfetmek, değiştirmektir. Kendin olmak ve anı yaşamaktır, böylece zihin aşılır ve sonsuzluğun kapıları açılır.
Değişim okyanusa benzer, o okyanus sizi bilmediğiniz diyarlara götürür. Kendinizin hiç bilmediğiniz derinliklerine dalmak ister misiniz? İç dünyanıza yolculuğa hazır mısınız? Kendinizi GERÇEKTEN KORKMADAN görmeye var mısınız?
O zaman yolculuk başlasın!
Her ay doğada gerçekleşen farkındalık festivallerimizde hem kalabalıkla hem de kendinizle mutlu ve huzurlu olabilirsiniz. Bu coşku dolu yolculuk sizi bambaşka biri yapacak. Nefes teknikleri ile dönüşecek, uyguladığımız özel yöntembilim olan ‘ içsel simya sanatı’ ile tüm bünyeniz onarılacak.
İçsel dünyanızda bir devrim yaratacaksınız. Bu devrim, sizin değişim devriminizdir. En büyük zafer budur!
Gelin Farkındalık Festivallerimize, değişim cennetini BURADA ve ŞİMDİ yaşayın…

ONİKİ ADIMDA BAŞARI FORMULÜ

0

ONİKİ ADIMDA BAŞARI FORMULÜ

• İLK SIR; TUTKULU VE MERAKLI OLMAK
Başarılı olmak için ilk gereklilik yetenek sahibi olmak yerine ilgili ve meraklı olmaktır.
Eğer ki en çok merak duyduğun şeyin peşinden gidersen kesinlikle başarılı olacaksın.

• İKİNCİ SIR; AZİMLİ OLMAK
Başarının diğer ismi azimdir. Sorunlara rağmen önemli olan her zaman onları çözebilmek ve vazgeçmemektir. Zeki olmak yerine azimli olursan başarı seni bulacaktır.

• ÜÇÜNCÜ SIR; SABIRLI OLMAK
Engeller her zaman insan hayatında var olacaktır fakat önemli nokta şu ki onların sabırla aşılması gerektiğidir. Başarılı olmak senin sabrını geliştirecektir ve her şeye
rağmen işini sabırla yaptığında başarılı olacaksın.

• DÖRDÜNCÜ SIR; ANDA KALMAK

Başarıya katkısı olmayan bir şey varsa buda geçmiş ve gelecek arasında gidip gelmektir. Bunları düşünmek size zaman kaybettirecek ve enerjinizi tüketecektir.
Yarını değiştirmek istiyorsan sadece şimdide kal ve yapıcı eylemlerde bulun.
• BEŞİNCİ SIR; TEK BİR İŞE ODAKLANMAK
Altın bir kural olarak yaptığın işe konsantre olmak ve odaklanmak başarının önemli bir aşamasıdır. Aynı anda birden fazla iş yapabilirsin ama tüm işleri aynı anda yapamazsın. Bu yüzden yaptığın ve başarılı olmak istediğin işe tüm dikkatini vermelisin.

• ALTINCI SIR; HATALARDAN DERS ALMAK
Başarılı insan hatasız insan demek değildir. Bu dünyada hatasız insan bulamazsın. Eğer başarılı olmak istiyorsan hataları da göze almalısın ve hata yaptığında yılmadan devam edip bu hatalardan ders almalısın. Hatayı bir yenilgi olarak görmek yerine avantaja çevir, böylece yeni şeyler öğrenip deneyim kazanacaksın.

• YEDİNCİ SIR; SEZGİLERE GÜVENMEK
Başarının diğer bir sırrı ise sezgilerine güvenmektir. Sezgi zekanın gerçek göstergesidir. Bundan dolayı başarılı olmak istiyorsan sezgi yetini geliştirip, bu sezgilere güvenmelisin. Varoluşsal mesajlar özünden gelir ve sezgi yoluyla algılanır.

• SEKİZİNCİ SIR; DEĞERLİ OLMAKTIR
Hayat kısa ve değerli vaktini geçici şeyler için harcamak yerine kalıcı başarı için harca.
Sen kalıcı başarıları tüm insanlığa değer katan değerli bir insan olarak yaparsan başarı
sana doğal olarak gelecektir.

• DOKUZUNCU SIR; HAYAL GÜCÜNÜ KULLAN
Başarı yolunda daha güçlü olman için ve başarının öz izlemesini yapabilmek için hayal gücü önemlidir. Eğer zeka uyanıksa hayal gücü devrede olur ve gücüne güç katarak seni başarıya doğru götürür.

• ONUNCU SIR; DEĞİŞİME AÇIK OLMAK
Zeki bir yöntem uygulamak istiyorsan her gün aynı şeyler yapmayı bırak. Aynı yöntemle farklı sonuçlara ulaşamazsın. Zeki insan değişik yöntemlere ve değişim geçirmeye hazırdır. Kendini değiştirirsen sonuçlar da değişir. Başarının esasında değişim şarttır.

•ONBİRİNCİ SIR; GERÇEK BİLGİLERE SAHİP OLMAK
Gerçek bilgi edinmek istiyorsan bunu deneyimlemen gerekir. Gerçek bilginin özü deneyimdedir. Tartışarak ya da konuşarak teorik şeyler üzerinden bilgi edinebilirsin
ancak bu sadece yüzeysel bir anlayış olacaktır.

•ONİKİNCİ SIR; SESSİZ KALMAYI BİLMEK
Gerçek başarının sırrı ve son altın kuralı Mutlak gerçeğe teslimiyet içinde olmaktır. Sen tüm dünyevi kalıplara ve otoriteye rağmen cesaretle hareket edecek gücü bulunca ve teslim olunca gerçek başarının kapıları sonuna kadar açılacaktır.

Her mevsimin kendine has bir güzelliği vardır ve her mevsimin insana vereceği coşku dolu armağanları mevcuttur. İşte yıl boyunca her mevsimin verdiği coşkuyu yaşamak ve varoluşsal başarının bir parçası olmak için her ay bu festivalleri düzenliyoruz…

ÖFKE NEDİR ?

0

ÖFKE NEDİR ?

Öfke normal, insani ve doğal bir duygudur veya daha doğrusu duygusal bir tepkidir. Ayrıca
öfke bir çeşit çok güçlü memnuniyetsizlik hissidir. Bu his gerçek ya da hayali bir zarar görme sonucunda meydana gelir. Bu hisse cezalandırma ve intikam alma dürtüleri de eşlik eder.

Öfke öyle bir duygusal durumdur ki, hafif kızgınlıktan yoğun hiddete kadar uzar.öfke çok yoğun negatif bir duygudur. Birey saldırıya uğradığında, bir şeyden yoksun bırakıldığında, engellendiğinde, kısıtlandığında, tehdit edildiğinde vb. durumlarda öfke denilen olumsuz duyguya kapılır.

Bu duyguyu kontrol altında tutmak çok önemlidir. Genelde öfke gerçekleşmemiş bencil isteklere, hoş olmayan sonuçlara, hayata geçmemiş beklentilere ve karşılanmayan ihtiyaçlara duygular aracılığıyla verilen bir tepkidir.Öfke tetiklenince başka olumsuz duyguları da harekete geçirir. Örneğin nefret, intikam, kıskançlık, öç alma vb. duygular ortaya çıkar.

ÖFKE KONTROLÜ

Öfke duygusunu doğru, yerinde ve sağlıklı bir şekilde ifade edebilme becerisine öfke kontrolü denir. Öfke kontrolünde temel amaç bireyin öfkesini kendine ve çevredekilere zarar vermeden, saldırganlık ve şiddet içermeden bir şekilde ifade etmesidir.

Kontrolsüz öfke gücü, güç değildir çünkü yıkıcı, zararlı ve tüketicidir. Oysa öfke gücü kontrol altına alınınca yapıcı ve onarıcı bir biçimde kullanılabilir ve güce güç katabilir.

Çocuklukta yaşanan kötü olaylar, yaşam koşulları ve çocuk üzerinde uygulanan yanlış tutumlar kişide öfke kontrolünü negatif yönde etkiler. Öfkeyi kontrol etme yetisi çocukken oluşmalıdır. Öfkesini kontrol edemeyen insanlarda mutluluk hormonu olan seratonin salgısı kısıtlı olur.

Uyguladığımız teknikler sayesinde birey bilinçaltı duygu ve dürtüleriyle ilgili içgörü kazanmakta, bilinçaltında yatan değersizlik, suçluluk ,yetersizlik vb. duyguları fark etmekte ve onlardan arınmaktadır.

7 ADIMDA ÖFKE KONTROLÜ

Sadece yedi adım da öfkeyi kontrol altına alabilirsiniz:
Birinci Adım: Öfke gelmeye başladığında hemen nefes tekniği uygula. Nefesini alırken karnını şişir ve verirken karnını içeri çek, tüm dikkatini buna ver. Böylece öfke duygusu azalmaya başlayacak. Odağını nefese yöneltmen seni öfkelendiren konudan uzaklaştıracak ve dinginlik gelecek.

İkinci Adım: Bir şeylere öfkelendiysen, karşıdaki insan seni kızdırdıysa bunu doğal bir şekilde ifade et. Öfkeyi ifade etmek sağlıklı bir tutumdur. İfade gücüyle karşındaki kişinin anlayış göstermesini sağlayabilirsin. İletişim kurmak öfkeyle baş edebilmekte önemli bir aşamadır.

Üçüncü Adım: Eğer ki öfke duygusu geliyorsa sen gülümsemeye başla. Beyin ve yüzdeki sinirler bağlantılıdır, sen gülümseyince beyne giden mesaj farklı olacak ve öfken yatışmaya başlayacak.

Dördüncü Adım: Öfke sebebi her ne olursa olsun bu durumun kalıcı olmadığının farkında ol. Düşünmeden söylenen bir sözün ya da yapılan bir davranışın sana pişmanlık ya da suçluluk duygusunu yaşatmasına izin verme. Öfke gelirken, ‘öfkeyi kontrol ediyorum ve ona izin vermiyorum’ de.

Beşinci Adım: Öfke etkisi altındayken söylenen sözlerin ya da yapılan davranışların uzun yada kısa zamanda dönecek etkilerini kestirebilmelisin. Sezgilerin uyanık olmalıdır ve travma yaratacak davranışlar kontrol altına alınmalıdır.

Altıncı Adım: Seni öfkelendiren bir insanın yanındayken ya da bir ortamdayken orada uzun süre bulunma. Hemen orayı terk et, gitmen gerektiğini söyle. Ortamı değiştir ve camı aç. Temiz havayı içine çek. Öfke gelmeye başladığında zekice davran ve problem gelmeden onu çöz.

Yedinci Adım: Kendi bünyende öfkeli bir yapın varsa bunu kişilere ifade et. Bunun için önlemleri al ve kusura bakmamalarını ilet. Böylece karşılıklı anlayış gerçekleşecek.

Bu yedi adımı uygulayarak öfke patlamalarını önleyebilirsin.
Öfkeli bir yapın varsa bunu bahane olarak kullanmamalısın.

Bir çok kişi öfkesini kontrol etme olarak bastırmayı tercih ediyor, bu doğru bir yaklaşım değildir. Öfkenin bastırılması depresyona sebep olur.
Öfkenin doğru şekilde ifade edilmemesi, bastırılması bünyeyi her yönden zarara uğratır. Duygusal gerginlik, zihinsel ve fiziksel rahatsızlıklar yaratır. Sosyal ilişkilerde problemler ve olumsuz sonuçlar yaşanır.

Zihinsel düzeyde bunlar uykusuzluk, unutkanlık, konsantrasyon bozukluğu, dikkatsizlik ve düşük performans gibi sorunlardır. Fiziksel düzeyde diyabet, artrit, baş, sırt, boyun ağrıları, yüksek tansiyon, solunum, sinir, miğde, böbrek, cilt, dolaşım ve üreme rahatsızlıklarıdır.

Davranışlar düzeyde huzursuzluk, alkolizm, acelecilik, ilaç, sigara ve yemek bağımlılığı gibi sorunlardır.

Bazıları bu tür sorunlar yaşanmasın diye: “Öfkenizi boşaltın” diyorlar.Birçok insan bu tavsiyeye uyarak öfkeyi boşaltmaktan yana davranır.Fakat öfke boşaltılırsa kızgınlık artmaya başlar ve saldırgan davranışlara neden olur. Bu durumda öfke sorunu çözülmez aksine şiddet devreye girer.

SAĞLIKLI ÖFKE UYGUN BİR BİÇİMDE İFADE EDİLEN ÖFKEDİR.
SAĞLIKSIZ ÖFKE YIKICI EYLEMLERE NEDEN OLAN ÖFKEDİR.

ÖFKEYİ DÖNÜŞTÜREN İPUÇLARI

Birinci İpucu: Öfkenin dönüşmesinde önemli olan şey öfkeyi ifade etmektir.Öfkeyi ifade ederek boşaltmak gerekir ama onu başka bir insanın üzerine boşaltınca bütünüyle ifade edilemez, çünkü karşıdaki insan tepki verir.Bu nedenle en etkili yöntem öfkeyi suya ifade etmektir. Eğer öfkeliysen suyu aç,yüzünü yıka ve söylemek istediklerini akan suya söyle. Veya duşun altına gir ve öfkeni bütünüyle ifade et. Bir havuza atla, suyu yumrukla ve tekmele.

Bir nehre, göle veya denize gir ve hızla yüzmeye başla.Tüm öfkeni hızla yüzerek tüket, suyun altında bağır, suyu ısır, suyu döv ve sudan intikamını al. Tüm öfken boşalacak ve rahatlayacaksın – dönüşmüş ve yenilenmiş hissedeceksin.

İkinci İpucu:Sabah uyandın ve öfkelisin. Ne yapacaksın? Yataktayken karın nefesine başlayacaksın. Bir canlanma oluşacak, o zaman yataktan kalk, camı aç ve ayakta tam nefes uygula. Sonra çömelip kalkmaya başla.
Nefes verirken çömel, alırken doğrul. Çömelirken ağızdan “haaa” sesiyle nefesini ver ve öfkeyi dışarı at, öfkeyi kus. Bacakların tutmaz olana kadar çömel ve kalk. Artık kasların yorulup doğrulmana izin vermeyince de yere yat ve huzuru hisset.
Bir bütünlük ve uyum hissedeceksin. Öfke kaybolacak. Beden aktif bir şekilde çalıştığında zihin çalışmayı durdurur ve duygular yatışır.

Üçüncü İpucu: Eğer aklına seni kızdıran bir olay geliyorsa, öfkeyi bastırma. Rahat bir şekilde otur ya da yere yat ve nefes alırken tüm vücudunu var gücünle ger. Sonra nefesi ağızdan vererek tamamen gevşe ve gerginliği at.
Bunu vücudun ısınana ve terleyene kadar yap.öfke ve kızgınlık dönüşerek kaybolacak. Bedenin bu şekilde ısınması zihinsel kalıpların erimesine neden olacak. Kalıplar eriyecek, anılar silinecek ve öfke seni rahatsız etmeyecek.

Dördüncü İpucu: Öfkeyi hiçbir şekilde ifade edemeyen insanlar var. Onlar kanser olur. Öfkelenince ayağa kalk ve hareket et – sakın hareketsiz kalma. Zıpla veya yerinde koş. Zıplarken burnundan derin nefes al ve yere indiğinde sesli nefes ver. Zıpladıktan sonra yere indiğinde devamında hızla çömelebilirsin, sonra kalkarken devamında zıplayabilirsin. Bu, hareketin etkisini arttıracaktır. Bu en etkili harekettir çünkü kutup arasında gidip geliyorsun: Yükseliyorsun ve iniyorsun.

Uykusuzluk Probleminizi Kökünden Çözecek 9 Pratik Bilgi

0

Uykusuzluk Probleminizi Kökünden Çözecek 9 Pratik Bilgi

Uyku organizmanın doğal ihtiyaçlarından biridir. İnsanoğlu hayatının üçte birini uyuyarak  geçirir. Bedenin dengesini korumak için sağlıklı uyku şarttır. Buna rağmen uykusuzluk günümüzün hastalığı sayılmaktadır. Bu hastalıkla baş etmek için çeşitli uyku ilaçları önerilse de bu ilaçların bir çok yan etkisi başka hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. Gelin sağlıklı ve doğal bir uyku için hemen uygulayabileceğiniz  9 pratik altın değerinde bilgiyi okuyalım.

  1. Eğer uykusuzluk probleminiz varsa her şeyden önce iyi uyuyabilmek için sağlıklı bir ortam yaratmalısınız. Sert bir yatakta, havalandırılmış ve sessiz bir odada yatmalısınız.

  2. Yatmadan önce heyecan verici televizyon programlarından, tartışmalardan ve kitaplardan kaçınmalısınız.
  3. Akşam yemeğiniz hafif olmalı ve yatmadan 2 – 3 saat önce yemeğinizi yemiş olmalısınız. Eğer yatağa girerken mideniz doluysa ve sindirim bitmemişse sindirim için çalışan organlar rahatça uyumanızı engeller.

  4. Sigara ve alkol kullanımı, içilen çay ve kahveler, bunlara ek olarak birde et tüketiyorsanız tüm bunlar zihin ve sinir yapısı olarak gerilmelere neden olur. Buda uykusuzluğun bir nedenidir. Eğer sağlıklı bir uyku uyumak istiyorsanız bu dediklerimizi hayatınızdan yavaş yavaş çıkarmanız sizin için olumlu olacaktır.
  5. Yatmadan önce ılık bir duş alabilirsiniz. Böylece sinir sisteminiz rahatlar.

  6. Uyurken aşırı örtünmeyin; sentetik kumaştan yapılmış giysiler kullanmaktan kaçının; çünkü bu tür giysiler bedenin gözeneklerinin hava almasını engellemekte ve terlemeye neden olmaktadır.
  7. Yatakta sırt üstü yatıp derin nefes alıp verin. Nefes alışverişlerinizi izleyin ve her nefes verişte bir kaç saniye doğal nefessizliğe dalın; tamamen gevşeyin.  Bu arada, sinir sistemini yatıştıran ve rahatlatan karın veya diyafram nefesi uygulayın. Nefes alırken karnınızı şişirin, nefes verirken karnınızı içinize çekin.
  8. Televizyon, bilgisayar, cep telefonu v.b. elektronik aygıtların olmadığı ya da prize takılı 
    bulunmadığı bir odada uyumaya çalışın. Çünkü prize takılı olan aygıtlar siz uyurken, enerjinizden çalar ve zinde kalkmanızı zorlaştırır. Dolayısıyla da 2 saatte alacağınız uykuyu 4 saatte alırsınız.
  1. Genel olarak uyku insanların biyoritmleriyle ilişkilidir Rodenburg Üniversitesi’nden Prof. Jurgen Zulley’in araştırmalarına göre, insanlar iki ayrı uyku moduna sahiptir. Bu iki moddan biri gece 24:00 ile 04:00 arası uyunacak uykudur. Diğeri öğle arasında 10-30 dakikalık bir süre içerir. Bu iki vakti düzenli olarak uykuda  geçiren kişiler uykusuzluk sorunu yaşamayacaktır.

YENİ İNSAN

0

YENİ İNSAN

Yeni insanın doğumu, tüm eskilerin geride bırakılmasıyla başlar. Her doğum sancılıdır fakat gerçek doğum değişim yolculuğuna çıkmış yeni insanın doğumudur.

Değişim yolculuğu sonsuz olduğu için yeni insanın doğumu da bir kez olmaz. O, her akşam ölür ve her sabah yeniden doğar.

Doğum ve ölüm hayatın dualitesidir. Nasıl zevk ve acı, mutluluk ve üzüntü, karanlık ve aydınlık varsa ölüm de bir gerçektir. Tekamül yolundaki doğum ve ölüm kavramları sonsuzluğun kapılarını açar ve her deneyim bu kapılardan özgürce geçmenin cesaretini sunar.

Yeni insan, geçmişinden özgürdür, o geriye bakmaz her zaman ileriye ve önüne bakar. Kendi mutluluğunu değil, insanlığın mutluluğu için çabalar. Her an değişim ve dönüşüm içinde olduğu için yenilenmiş insan şimdide kalır , geçmişin geçmişte kaldığını bilir. Geleceğin de gerçekleşmediğini bildiği için onunla da ilgilenip zamanını boşa harcamaz. O sadece GERÇEK ile ilgilenir. Hayaller dünyasına dalmaz çünkü gerçek hayal barındırmaz. Gerçek sevgi olan koşulsuz sevginin tadını almaya başlar. Bu tat, tüm tatların ötesinde, tüm zevklerin ötesindedir. Zevkin ötesine geçilip haz dolu dünya yaşanmaya başlar.

Haz, sonsuzlukta yaşanır, zevk ise fiziksel olduğu için geçicidir o yüzden maddi dünyada yaşanır.
Yeni insan, geçicilikle ilgilenmez, içinde ebedilik rüzgarlarının esintisini her an duyar, nefes alışverişleri evrenle ahenk içindedir. Yeni insanın kalıpları, yargıları, inançları yoktur. Aksine o, andan gelen evrensel mesajlarla hayatı kutlar. Sabit fikirler ve kararlara göre yaşamaz, özgürlük onun için olmazsa olmazdır . Bu özgürlük dışsal değil, içseldir. Dışsal özgürlüğü engellense de o, iç dünyasında değişim kokularını sürekli içine çektiğinden dış dünyanın kaosu onu etkilemez. Kalabalıklar içinde huzur içinde de yaşar, tek başında haz içinde de.

Yalnız olmadığını bilir, ama teklik içinde olduğunu Yalnızlık acıları yerini huzur içinde yaşanan tek başınalığın hazzına bırakır. Dünyevi hayattan , haz dolu varoluşsal hayata geçit yeni insanın doğuşu ile başlar. CESARET mi? Evet, cesaret gerekir.
Gerçek nedensiz mutluluğun bedelleri vardır, risk de içerse de her şeye değerdir…!

Değişim yolunda yürüyen yeniden doğmuş insan, varoluşu bir kutlama olarak yaşar. Amaçlar, hedefler onu yormaz sadece VAROLMA nın tadını çıkarır. Nefes alıp, vermek artık sıradan değildir, artık hiçbir şey sıradan değildir. Yeni insan sıradan görünen her şeyi muazzam bir yaratıcılıkla sıra dışılığa dönüştürür. Yenilenmiş insan, varoluşun sanatçısıdır ve her an ona hizmet eder.

Varolmak, gerçekten yaşamak demektir. Değişim sırrı yen insana geçince artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Sihirli değişim, yeni insana yeni gözlükler verir, bu gözlükler gerçek yaşama açılan camekanlardır.
Artık sadece yaşamaktan, varolmaya geçit yapılmıştır. Bu geçitten korkusuzca geçen yeni insan daha önce görmediklerini görmeye başlar. Her zaman duyduğu seslerin altında farklı tınılar duyar. Tatlar, kokular, dokunuşlar her şey değişmiştir. Yeni insanın daha önce bildiği, daha doğrusu bildiğini sandığı her şey değişmiştir, dönüşmüştür. Her gittiği yer yeni, her baktığı göz yenidir.


Gerçek yaşama geçiş bir sırdır, bu sır ancak içsel köklü değişimle gerçekleşir. Anlatılamaz ve sadece yaşanabilecek olan bu deneyim içinizdeki tüm yıkıcı güçleri yapıcı güçlere dönüştürecek. Gerçek yaşamın içinde var olan koşulsuz sevgi sayesinde her birey yeni insana dönüşünce artık ne savaş, ne kavga, ne çatışma olacak.
En büyük güç ve şifa gerçek sevgidir. Bu güç, imkansızları hiç yapar. Varoluş dans, kutlama, aşktır. Kutlama bitmesin, yeni insanlar her gün doğsun, her an doğsun.
Bunun için tek bir şey var…!

Değişim, kalpten başlar. Kalbinizin kapılarını açın . Kalbiniz değişince, siz değişeceksiniz, yeni insan olacaksınız. Bundan daha güzel ne olabilir ki?!
Gelin değişim cennetine, katılın farkındalık festivallerimize..
HER FESTİVAL YENİLENİN, DEĞİŞİN VE DÖNÜŞÜN…

Don't Miss